Kimi kaynaklarda Ebul Ali Sina ya da Hüseyin olarak da adı geçen İbn-i Sina Türk İslam filozofu ve hekimidir. Yetiştiği dönemde oldukça meşhur bir âlimdir. Batı dünyası onu Avicenna yani “Bilginlerin Hükümdarı” adıyla bilir. 18 yaşına gelene kadar devrin tüm ilimlerini öğrenen âlim, muhteşem bir zekaya sahiptir. Ayrıca 10 yaşında Kur’an’ı ezberlemiştir.
İbn-i Sina’nın tarihi değeri söz sahibi olduğu tıp, matematik, fizik, kimya, felsefe ve mantık, astronomi ve arkeoloji ilimleriyle anılır. Yaşadığı dönemde özellikle tıp alanında yaptığı keşiflerle bir çığır açmış ve pek çok metodu değiştirerek çalışmalar yapmıştır. Günümüzden 9 asır önce yaşamış olmasına rağmen, dağların oluşumu gibi pek çok olguyu açıklayabilmesi ve değişik felsefi görüşleriyle adından sıkça söz ettirir.
Bu Yazımızda Neler Var :
İbn-i Sina Hayatı
İbn-i Sina Afshona, Özbekistan topraklarında Buhara yakınlarında, 980 (Hicri 370) senesinde doğar. İlk eğitimini babası Abdullah Bin Sina’dan almaya başlar. Bir yandan dönemin en tanınmış âlimlerinden biri olan Natilî’den de dersler alır. İlerleyen zamanlarda İsmail Zahid’den matematik ve geometri eğitimi almaya başlar. Bilgiye aç yapısı nedeniyle coğrafya, dilbilgisi ve felsefe ve fıkıh hakkında araştırmalar yapmaya başlar.
En başarılı olduğu alan olan Tıp eğitimini Ebû Mansûr Hasan Kamerî ve Yahya bin Îsâ’dan alır. Henüz 17 yaşlarında iken Buhara Prensi’ni yakalandığı hastalıktan iyileştirir ve bunun karşılığında Buhara Kütüphanesi’nin başına müdür olarak getirilir. Bu sayede kitaplarla daha fazla haşır neşir olmaya başlar ve kendini geliştirmeye devam eder.
Babasının ölümünün ardından Horasan ve Harezm bölgelerini gezmeye başlar. Bu esnada el Birûni ve Şirazî ile tanışarak güçlü dostluk kurar. Dostlarının yardımı ve desteği ile ilk kitabı olan El- Kânun fî’t- Tıb kitabını yazar. Felsefeye de derin bir ilgi duyan İbn-i Sina, doğulu ve batılı bazı büyük düşünürleri kendine örnek alır. Onun için akıl, deney ve gözlem oldukça önemlidir. Hem hayatına hem de ilimlerinde uyguladığı bu 3 terim onun başarılarını da açıklar niteliktedir. Felsefede akıl, tıpta deney ve doğa bilimlerinde gözlemi oldukça dikkatli uygular.
İbn-i Sina Kaç Yıl Yaşadı?
İbn-i Sina 1037 yılında (Hicri 428) yaşamını yitirir. 57 yıllık hayatına oldukça fazla çalışma sığdırmış, pek çok alanda okumalar yapmış bu önemli âlim, hem yaşadığı dönemde hem de günümüzde adından sıkça bahsettirmeyi başarmıştır. Kuvvetli hafızası ve derin sorgulama yeteneği sayesinde günümüzde halâ anılır ve bıraktığı eserler bazı okullarda ders kitabı olarak okutulur.
Bazı yazıları nedeniyle dönemin hükümdarının gözünden düştüğü ve hapse atıldığı söylenir. Ömrünün son yıllarını ise seyahatlerle geçirir ve bu süreçte önce bağırsak hastalığına, daha sonra sara hastalığına tutulur. Hamedân’da ölür.
İbn-i Sina Etkilendiği Kişi Kimdir?
Yaşamı boyunca pek çok bilginden eğitim alan İbn-i Sina, elbette başta babası olmak üzere tüm hocalarından etkilenir ve onlara saygı ve hürmet gösterir. İlerleyen zamanlarda birebir tanışmadığı, ancak kitaplarından feyz aldığı pek çok âlim de vardır. Bunlardan en önemli iki isim Batılı Aristoteles ve Doğulu Farabi’dir. Bunlara ek olarak tüm Eskiçağ felsefecileri, Anadolu felsefecileri ve Eski Yunan düşünürlerinin de etkisinde kalır.
Daha sonra felsefi görüşlerini, etkilendiği düşünürlerden yola çıkarak oluşturmaya başlayan İbn-i Sina’nın tarihi değeri, Farabi akılcılığı ve Razî deneyciliğinin bir araya getirmesiyle oluşturduğu felsefeyle bilinir. Elbette bu düşüncelerinin oluşmasında, Aristoteles’in katkısı da azımsanamayacak kadar çoktur.
İbn-i Sina’nın Farklı Alanlar Hakkında Görüşleri
- Felsefe Anlayışı: İbn-i Sina felsefeyi nazari hikmet ve amelî hikmet olmak üzere ikiye ayırır. Nazari hikmet, yalnızca düşünmekle alakalı iken, amelî hikmet ise bilgi ve eyleme dayanır. Haliyle gözlem ve deneye ihtiyaç duyulur. Aynı zamanda görüşlerin akıl ve mantık ilkelerine de uygun görüşler olması gerekir.
- Bilgi Anlayışı: bilginin kaynağını sezgiye bağlayan İbn-i Sina, bu konuda Platon’u örnek alır.
- Din Anlayışı: Dinin bağımsız bir ilgi alanı olması gerektiği görüşünde olan âlim, görüşleri nedeniyle döneminde pek çok eleştiri ve tepki almıştır. Ona göre dinin 4 ana bölümü vardır. Bunlar; yaratılış, ahiret, peygamberlik sorunu ve Tanrı bilgisidir.
- Tasavvuf Anlayışı: Tasavvufun temel kaynağı ve insanı yücelten aşktır. Aşka duyulan özlem tasavvufla dışa vurulur. Bu aşk da yaratılanın, yaratıcısına duyduğu kavuşma isteğidir.
- Psikoloji Anlayışı: Ona göre psikoloji, metafizik ve fizik arasında kurulan bağdan yola çıkılarak elde edilen bilgidir. Psikolojiyi üçe ayırarak inceler. Bunlar; deneysel psikoloji, akıl psikolojisi ve mistik psikolojidir.
- Metafizik Anlayışı: İbn-i Sina metafizik hakkındaki görülerini Aristoteles ve Platon’un görüşlerini birleştirerek oluşturur. Duygu ve nesnelerin varlığı ona göre eşdeğerdir. Bir duyguyu var eden nesnedir görüşünü ileri sürer.
- Bilim Anlayışı: Âlime göre bilim üçe ayrılır. Bunlar; doğa bilimleri ve aşağı bilimler, metafizik ve mantık, matematiktir.
İbn-i Sina Akıl Çeşitleri
Akıl konusunda Aristoteles ve Farabi ile fikir ayrılığına düşen filozof, aklı farklı bir bakış açısıyla ele alır. Ona göre aklın 5 türü vardır. Bunlar;
- Bilmeyi ve anlamayı sağlayan akıl
- Zorunlu olan şeyleri bilen akıl
- Kazanılan verileri kavrayan akıl
- Verileni seçen akıl
- Varlıkların özüne inebilen ve kutsal olan akıl
İbn-i Sina’nın Yaptığı Çalışmalar
İbn-i Sina yaşamı boyunca pek çok çalışma yapmış ve bunlarla ilgili kitaplar yazmıştır. Bununla beraber birçok metot ve fikir geliştirmiştir.
- Kanın gıda taşıyıcı bir sıvı olduğunu ve pasif göğüs hareketlerinin de akciğerle ilgili olduğunu keşfeder.
- Diyabetle ilgili olarak idrardaki şeker varlığını keşfeder.
- Kızıl hastalığını keşfeder.
- Ameliyatlarda ilk kez uyutucu ilaçlar kullanır.
- Hastalıkların mikroplar nedeniyle oluştuğunu keşfeder.
- Filtre kullanarak suyun mikroplardan arındırılabileceği fikrini öne sürer.
- Doktorların sıklıkla uyguladığı bir metot olan, bedeni parmaklarla sertçe yoklayama metodunu bulur.
- Kemiklerin iltihaplanabileceği görüşünü öne atar.
- Sarılığın oluşumu ile ilgili yeni görüşler öne sürer.
- Akıl hastalarına insanca yaklaşılması gerektiği görüşünü ilk savunan kişidir.
- Genetik hastalıkların doğuştan geldiğini keşfeder.
En Meşhur Eserleri
Görüşlerini topladığı 170’e yakın eser meydana getirir. Bu eserlerden en meşhur olanları şunlardır;
· El Kânun Fi’t-Tıb
Tıp alanına kazandırdığı, toplamda 5 ciltten oluşan en büyük eseridir. Bir öğretmen edasıyla, öğrencilerin anlayabileceği dille yazılmış, kısa notlar ve özetler eklenmiş bu sayede öğrencilere ışık tutmuştur.
· İbn-i Sina Dia (Dânişnâme-i Alâî)
Mantık ve felsefe hakkındaki görüşlerini Farsça olarak yazdığı eseridir. Eseri diğer kitaplarından ayrılan en önemli özelliği, daha açıklayıcı, alt başlıklarla ve resimlerle desteklenmiş olmasıdır. İbn-i Sina’nın tarihi değeri ile ilgili önem arz eden bir öğreti mahiyetindedir.
· Kânun
12. yüzyılda Latinceye tercüme edilerek, Avrupa’daki üniversitelerde ders kitabı olarak okutulmuştur. 18. Yüzyılda Türkçeye çevrilmiş ve Tül-Mathûn adıyla basılmıştır. Tıp alanında yazılmış bir eseridir ve içeriğinde kimi bölümlerde bazı hastalıkların cin kaynaklı olabileceğinden de bahseder.
· Eş-Şifâ
Toplamda 18 ciltlik olan eser ansiklopedik bir yapıdadır. Mantık ve matematikten başlayarak diğer ilimlerden sırasıyla bahseder. Sistematiktir.
Bunların dışında pek çok eser vücuda getiren İbn-i Sina, çalışmalarında musiki konusuna da değinir, müzikle de yakından ilgilenir. Yine bu alanda da Farabi’den etkilenir ve bu etkiyle eserler yazar.